29 Aralık 2009

Futbolda Strateji

FUTBOLDA STRATEJİ

Futbolda strateji denildiği zaman, ilk anda akla çok geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir planlama gelir.
Bir futbol kulübünün alt yapısı, eğitim ve öğretim kadroları, ekonomik yapısı, transfer politikası ve amaçlar (Örneğin; şampiyonluğa oynamak ya da ligde kalmak gibi)göz önüne alınarak, ayrıntılı ve orta, uzun ya da kısa vadeli bir program hazırlanır ve kulübün bütün olanakları kullanılarak belirlenen amaca ulaşmak için çalışmaya başlanır.
Ancak, burada karşımıza önemli bir sorun çıkmaktadır. Bu programı hazırlayacak olan kimdir ya da kimlerdir? Çünkü yönetim ve teknik direktörler geçicidirler. Özellikle teknik direktörler, yani takımın aldığı sonuçlardan doğrudan sorumlu tutulan kişiler, uzun ya da kısa bir başarısızlık döneminden sonra takımdan uzaklaştırılmaktadırlar.
Yöneticiler ise, kulüp üyeleri tarafından seçimle iş başına getirilen kişilerdir. Ve yönetim süreleri genellikle 2 yıl sürer.
Kulüp yöneticiliği, amatör bir onur görevidir. Ve genellikle kulübün parasal yükünü taşıyacağı var sayılan kişiler arasından seçilirler.
Bu nedenle; İlimizin kulüplerinde uzun ve hatta orta vadeli bir strateji belirlenememekte ve bu yüzden de futbolumuz büyük zararlar görmektedir.
Bu sebeple; böyle bir planlama ve hazırlanacak planın ödünsüz ve bilimsel olarak uygulanabilmesi için, futbol kulüplerimizde, profesyonel takımlarının aldığı sonuçlardan etkilenmeyecek profesyonel kadroların kurulması kaçınılmazdır.
Kurulacak bu profesyonel kadro, yöneticiler ve teknik direktörler ile birlikte, kulübün genel futbol stratejisini belirler ve uygularlar. Kulübün genel futbol stratejisi içinde lig ya da maç stratejisi de bir alt bölümde bulunabilir. Bu lig stratejisi ile profesyonel takımın elde mevcut olan kadro ve kulübün diğer olanakları göz önünde tutularak, takımın ligi en iyi yerde bitirmesini sağlayacak bir plan yapılır.
Bu lig stratejisinde, oyun sistemleri, oyun taktikleri, takımın kapasitesi, kondisyon düzeyi ve psikolojik durumu göz önünde tutulur.

Fotolar




**

Gençleri Yetiştirelim

GENÇLERİ YETİŞTİRELİM

Spor, insanın hayatında başarıyı belirlemede çok önemli bir yer tutar.

Yeteneğini kullanarak, başarılı oldum mu diye düşünür. Ancak, yarışmalarda yenmek ve yenilmek bir madalyonun iki yüzü gibidir.

Genç insanın yenmeyi ve yenilmeyi olgunlukla karşılaması, gurur ya da eziklik kompleksine kapılmaksızın kazanmayı ve kaybetmeyi de hazmedebilmesi gerekir.
Sporcu ayrıca, bütünleştirici, ruh ve fiziği geliştirici, rekabetçi, dayanışmacı ve kültürel bir olgudur. Sonuçları itibariyle, bu kadar yararlı olan sporun, yapabilmesi için, başta eğitim-öğretim ve tesis gerekmektedir. Çünkü sporcu belirli kurallar altında araçlı veya araçsız, ferdi veya toplu olarak, kendini spora veren daha ileri bir aşamada sporu meslekleştiren, rekabetçi dayanışmacı ve kültürel bir olgu içinde yer alan, maddi ve manevi tatmin arayan sporun aktif elemanıdır.”spor yalnız beden yeteneğinin bir üstünlüğü sayılmaz, anlayış ve zekâ, ahlak da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı geri olanlar, zekâ ve kavrayışı yerinde olan da az kuvvetlilerle başa çıkamazlar.
Sporda dürüstlük, mertlik, objektiflik ve efendilik gibi vasıflar belirleyici rol oynar. Sporda başarı için, her vasıtayı meşru saymak mümkün değildir. Aksi takdirde spor amacından saptırılır. Çirkin ve toplumda huzuru bozucu bir rekabete yol açar. Seyirci ve taraftar kitlesini birbirlerine karşı düşmanlığa ve çatışmaya sevk eder. Hele hakem oyunları, şike ve teşvik primleri gibi masa başı pazarlıklar, spor ahlakını yıkar ve bu asıl uğraş ve amacı yozlaştırır.
Sporcuya, spor yöneticisine enek kadar, ahlak ve dürüstlükte gereklidir. Bu sebeple, gençleri çocukluk çağından itibaren sistemli ve bilimsel yöntemlerle, fiziki ve ruhi bakımından sağlıklı, ömür boyu spor yapmaya inanmış nesiller olarak yetiştirmek gerekir.
Sonuç olarak, spor çok değerli bir kitle eğitim vasıtasıdır.

Bugün gayet sporda kavgalar, tartaklanmalar, istenmeyen olaylar çıkıyorsa, bu bizim sporcularımıza verdiğimiz eğitimin de bir yetersizliğidir.

Yöneticiler olarak mert ve dürüst davranmadığımız müddetçe de, seyirci ve taraftarları birbirlerine düşmanlığa ve çatışmaya hep sevk ederiz.

Bugün şayet bu görüntüler içinde, sporumuzu seyrediyor ve bunun halkaları içinde kendimizi de buluyorsak, demek ki, eğitimi doğru vermemişiz ve bu yüzden de sporumuzu böylesine kaosa sürüklemiş olmaktayız.

Kulüplerdeki Yanlışlıklar ve Uygulamalar

2-

KULÜPLERDEKİ YANLIŞLIKLAR ve

UYGULAMALAR

Gelişmiş kulüplerde spor konusu ve sorunları geleceğe yönelik bir şekilde en ince ayrıntılarına varılana dek, sebep-sonuç ilişkilerinde çok yönlü olarak ele alınır.
Sporcuların özelliklerine göre yapılan plan ve programlarla başarısızlığa neden olan sorunlara kalıcı çözümler aranır.
Bir kulüpte sporla istenenler; istikrarlı bir takım ve lig'te üst düzeyde başarısının sürekliliğidir. Bu iki amaca giden yol, spor bilimleri verilerinin kulüp koşulları ve kulüp futbolcularının özelliklerine uygun bir şekilde uygulamasından geçer. Kulüplerimizde bu konularda olumlu düşünüldüğü söylenmiş, ancak uygulamada yetersiz veya tam tersi çalışmalar yapılmıştır. Çünkü çocuk ve gençlerimize yapılan, büyüklere yapılan antrenmanların benzeri uygulanmaktadır. Müsabaka sonucu başarısızlıklara ise, çoğu zaman şansızlık, saha, hakem vs. gibi nedenler etken olarak gösterilmektedir.
Sporda başarısızlığa neden olan temeldeki asıl gerçekler, özellikle spor biliminin etkilerine gereken önemin verilmemesinde yatmaktadır. Çünkü bir sporcu kendi yetenek ve yeterlikleriyle bir yere kadar gelip başarılı olabilir. Ancak çağımızın gereği şudur,”spor bilimine dayalı antrenmanlarla sporcuyu müsabakalara hazırlayıp, yönetip, yönlendiren, üstün mesleki niteliklere sahip bir antrenör, sporcuyu daha üstün, sürekliliği olan ve bilinçli olarak elde edilen başarılara ulaştırır.”
Sporcuyu başarıya çok motive etmenin, az motive etmek kadar zararlı olacağını, takımın gücünü, performansını ve grup dinamiğini olumsuz etkiler.
Bugün antrenörlerimizin büyük bir çoğunluğu çağdaş gelişmelerden habersizdir. Çünkü spor yayınları nitelik ve sayı olarak yetersizdir. Gelişim seminerleri sık yapılmadığı gibi, bu imkânları ilimizde yaratmak gibi de bir düşünceye sahip değiliz.
Bu nedenle, antrenörlerimiz 5-10 yıl veya daha uzun süre önceki kurslardan kalan bilgi ve deneyimleriyle çalışmaktadırlar. Çağın gerisinde kalmış reçete antrenman programları peşinden çoğu hala koşmaktadır. Bu nedenle, genelde bölgemiz ve birçok kulübümüzde bile, bir sezonda birkaç kulüp değiştiren antrenörler de görmekteyiz.
Ayrıca, yöneticilerin kendi antrenörlerine güvenmemesine neden olduğundan yeterli, yetersiz, ama çoğu yararlı olmayan birçok yabancı antrenörü kulüplerimiz takımlarının başına getirmişler ve bu ortamı hala birçok rantiyeci, şaklaban diye adlandırdığım kişilerce kulüplerimize peşkeş çekmektedirler.
Tüm bu gelişmelere rağmen, yerli antrenörlerimizin sayısı gün geçtikçe artmakta ve ilerde kulüplerimiz ister istemez kendi yağıyla kavrulup, başarılarını kendi insanında bulmak zorunda kalacaktır. Yahut da demokratik bir ortamda tatlı bir rekabeti sağlama fırsatını vermek zorunda kalacaklardır. Bunun doğruluğunu da zaman gösterecek, çünkü zaman en iyi ilaçtır.

A.Kadir Gayretli

**

**

**

**